Züppe Etkisi Nedir? Ekonomik Bir Bakış Açısı Bir ekonomistin gözünden bakıldığında, dünya kıt kaynaklar ve sınırsız arzular arasında sürekli bir denge arayışı içindedir. İnsanlar tercih yaparken yalnızca ihtiyaçlarını değil, aynı zamanda toplumsal statülerini, kimliklerini ve aidiyet duygularını da şekillendirirler. Bu noktada ekonomi, yalnızca malların ve hizmetlerin değişimiyle değil, bireylerin “nasıl görünmek istedikleriyle” de ilgilenir. İşte tam da bu psikolojik ve toplumsal boyutun kesişiminde “züppe etkisi” (snob effect) ortaya çıkar. Züppe Etkisi Nedir? Züppe etkisi, tüketicilerin bir malı sadece az kişi sahip olduğu için tercih etmesi veya tam tersine, bir mal çok kişi tarafından kullanıldığında o mala olan ilgisini kaybetmesi durumudur.…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Kana Romaji Nedir? Dilin, Toplumsal Cinsiyetin ve Adaletin Kesiştiği Bir Yolculuk Diller, yalnızca kelimelerden ibaret değildir; kimliğimizi, kültürümüzü, ilişkilerimizi ve dünyaya bakış açımızı şekillendiren güçlü araçlardır. Japonca’nın temel taşlarından biri olan “Kana” ve onun Latin alfabesine aktarılmış hâli “Romaji”, bu etkileşimin çarpıcı örneklerinden biridir. Ancak bu yazı, sadece dilbilgisel bir açıklamadan ibaret olmayacak. Kana ve Romaji’yi anlamak için, onları toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adalet merceğinden ele almak gerekiyor. Çünkü dil, tıpkı toplum gibi, yaşayan ve dönüşen bir varlıktır. Kana ve Romaji Temel Olarak Nedir? Japonca yazı sistemi üç ana bileşenden oluşur: Kanji (Çince kökenli karakterler), Kana (hece yazısı)…
8 YorumSigorta Girişi: Felsefi Bir Bakış Açısı Sigorta, modern toplumun temel yapı taşlarından biridir; ancak onun varlığına dair düşündüğümüzde, hem günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız hem de karmaşık felsefi soruları barındıran bir olgudur. Sigorta, genellikle maddi güvence sağlamak amacıyla düşünülür. Ancak felsefi bir bakış açısıyla sigortanın varlığı, sadece maddi kayıpları değil, aynı zamanda insan varoluşunun anlamını, güvenlik arayışını ve gelecek kaygısını da sorgular. Sigorta, epistemolojik, ontolojik ve etik açıdan oldukça derin tartışmalara yol açan bir kavramdır. Epistemoloji ve Sigorta: Bilgi ve Güvence Arayışı Epistemoloji, bilginin doğasını ve sınırlarını inceleyen bir felsefe dalıdır. Sigorta girişi, aslında bilgi edinmenin ve bu bilgiyi güvence altına…
Yorum BırakBir Antropoloğun Gözünden: Retina Yırtığı Nedir? Göz, yalnızca görme organı değildir; aynı zamanda kültürlerin, inançların ve kimliklerin en güçlü sembollerinden biridir. Bir antropolog için göz, dünyayı algılama biçimlerinin aynasıdır. Her toplumun “görmek” üzerine geliştirdiği ritüeller, bakışın nasıl bir güç olduğuna dair farklı anlamlar taşır. Peki ya o bakış bozulursa? Retina yırtığı tam da bu noktada karşımıza çıkar — biyolojik bir rahatsızlık olmanın ötesinde, algının kırıldığı, dünyanın anlamının sarsıldığı bir eşiktir. Retina: Kültürel Algının Perdesi Retina, gözün iç kısmında yer alan ve ışığı görüntüye dönüştüren hassas bir dokudur. Bir anlamda, dış dünyanın içimizdeki izdüşümünü oluşturan “görsel zar”dır. Antropolojik olarak bakıldığında retina,…
Yorum BırakObje Felsefede Ne Demek? Zihnin Aynasında Nesneye Psikolojik Bir Bakış İnsan davranışlarını anlamaya çalışan bir psikolog olarak, zihnimde hep şu soru yankılanır: “Biz, dünyayı mı algılıyoruz yoksa kendi zihnimizi mi yansıtıyoruz?” Bu sorunun tam ortasında, obje kavramı durur. Felsefede obje, yalnızca dış dünyadaki bir varlık değildir; aynı zamanda zihnin yöneldiği, anlam yüklediği ve ilişki kurduğu her şeydir. Peki, “Obje felsefede ne demek?” sorusuna bir psikolog nasıl yanıt verir? Cevap, insanın içsel dünyasıyla dış dünyanın kesiştiği noktada gizlidir. Felsefede Obje: Zihnin Yöneldiği Dünya Felsefi anlamda “obje” (nesne), bilincin kendisine yöneldiği varlık ya da olgudur. Yani düşüncenin konusu olan her şey bir…
Yorum Bırak“Kalp ameliyatı riski yüzde kaç?” sorusunun tek bir cevabı yok; ameliyatın türüne, aciliyetine ve hastanın özelliklerine göre değişir. En güvenilir yol, doktorunuzun STS veya EuroSCORE II gibi modellerle kişisel riskinizi hesaplamasıdır. ([sts.org][1]) Merhaba! Ben farklı açılardan bakmayı sevenlerdenim. Bu yazıyı, rakamlara meraklı okurlarla kalbin hikâyesini duygularla okumayı tercih edenleri bir masada buluşturmak için yazıyorum. “Kalp ameliyatı riski yüzde kaç?” diye soran herkesin aklındaki kaygıyı duyuyor, aynı zamanda verinin rehberliğine güveniyorum. Hadi birlikte konuşalım. Kalp Ameliyatı Riski Yüzde Kaç? Rakamlar, Hikâyeler ve Adalet Neden Tek Bir “Yüzde” Yok? Kalp ameliyatı dendiğinde “tek bir risk yüzdesi” aramak anlaşılır; ama pratikte risk, ameliyat…
Yorum BırakGörmezlikten mi Görmemezlikten mi? Bir Siyaset Bilimcinin Gözünden Güç, Görünmezlik ve Sessizlik Siyaset bilimi, yalnızca devletlerin yönetim biçimlerini değil, aynı zamanda görünmeyen güç ilişkilerini ve sessizliklerin politik anlamını da inceler. Toplumun en sessiz anları, çoğu zaman en yüksek siyasal gürültülerin altında saklıdır. “Görmezlikten mi geliyoruz, yoksa görmemezlikten mi?” sorusu tam da bu sessizliğin içinden yankılanır. Çünkü her “görmeme” bir tercihtir; her “görmezlik” ise bir strateji. Görmezlikten Gelmek: İktidarın Sessiz Aracı Bir toplumda iktidar yalnızca kanunlarla değil, algıyla da yönetir. Görmezlikten gelmek, bu algı yönetiminin en etkili silahıdır. Devlet, kurumlar, medya ve hatta bireyler; kimi zaman adaletsizlikleri, eşitsizlikleri ya da yolsuzlukları…
Yorum BırakMütekabiliyet TDK Ne Demek? Kavramın Tarihsel, Hukuksal ve Akademik Yansımaları Dilin Derin Katmanlarında Bir Kavram: Mütekabiliyet Kelimeler, yalnızca anlam taşımaz; aynı zamanda toplumların düşünme biçimini de yansıtır. “Mütekabiliyet” de bu türden bir kelimedir. Osmanlıca kökenli bu sözcük, Türkçeye Arapçadan geçmiş olup “karşılıklılık, eşdeğerlik, karşılıklı olma durumu” anlamına gelir. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre mütekabiliyet, bir davranışın ya da uygulamanın benzerinin karşı taraftan da beklenmesi ya da yapılması durumudur. Bu tanım ilk bakışta basit gibi görünse de, kavramın tarihsel ve toplumsal yansımaları çok daha derindir. Mütekabiliyet, tarih boyunca hem diplomasi hem hukuk hem de toplumsal ilişkilerde adalet, denge ve eşitlik ilkelerini…
Yorum Bırak“Harap Olmak” Nasıl Yazılır? TDK’ye Göre Doğru Yazımın Ardındaki Sosyal Yansımalar Bazen bir kelimenin doğru yazımını ararken, aslında çok daha derin bir şey ararız: anlamın özünü, duygunun ağırlığını, kelimenin insana dokunan tarafını. “Harap olmak” da tam böyle bir kelime. Bu yazıda sadece TDK’ye göre doğru yazımını değil, aynı zamanda “harap olmanın” toplumsal ve duygusal anlamlarını, kadınların ve erkeklerin bu kavrama nasıl farklı yaklaştığını da konuşacağız. Çünkü bazen bir dil bilgisi konusu, bir toplum aynasına dönüşür. TDK’ye Göre “Harap Olmak” Nasıl Yazılır? Öncelikle temel bilgiyi netleştirelim: “Harap olmak” ayrı yazılır. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre bu ifade, “yıkılmak, bozulmak, perişan hâle…
Yorum BırakAşırı Güçsüzlük Neden Olur? İnsan Dayanıklılığının Kırılma Noktası Aşırı güçsüzlük, yalnızca bedensel bir tükeniş değil, ruhsal, zihinsel ve toplumsal bir yorgunluğun da ifadesidir. Tarih boyunca insanlar bu durumu farklı biçimlerde tanımlamış; kimi zaman “melankoli”, kimi zaman “bitkinlik”, kimi zamansa “ruhun yorgunluğu” olarak adlandırmıştır. Modern dünyada ise bu kavram, hem tıbbi hem de psikolojik bir bağlamda yeniden tartışılmaktadır. Tarihsel Perspektifte Güçsüzlük Kavramı Antik dönem filozofları, güçsüzlüğü yalnızca fiziksel değil, ahlaki bir zafiyet olarak görmüştür. Aristoteles’e göre “energeia” yani etkinlik, insanın doğasına uygun hareket etmesidir; bu etkinliğin kaybı, varoluşun zayıflaması anlamına gelir. Orta Çağ’da güçsüzlük, Tanrı’ya uzaklaşmanın bir sonucu olarak yorumlanmış; bedensel…
Yorum Bırak